Bir Matematikçinin Düşünen Makinelere Erken Bakışı: Cahit Arf ve Yapay Zeka

Türk matematiğinin parlayan yıldızı Cahit Arf, sadece “Arf değişmezi”, “Arf halkaları” ve “Hasse-Arf Teoremi” gibi kendi adıyla anılan matematiksel kavramların yaratıcısı değil, aynı zamanda geleceğin teknolojilerini öngören vizyoner bir düşünürdü.

Arf’ın dehasının belki de en çarpıcı göstergelerinden biri, yapay zekanın henüz emekleme döneminde olduğu 1959 yılında Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi’nde verdiği “Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?” başlıklı konferanstır. Bu konferans, dönemin akademik çevrelerini aşıp halka ulaşması amaçlanan “Halk Konferansları” serisinin bir parçasıydı ve yeni kurulan üniversiteye ilgiyi artırmayı hedefliyordu.

Cahit Arf Kimdir?

Cahit Arf (1910-1997), Türk matematikçi ve bilim insanıdır. Özellikle cebir ve sayılar teorisi alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Matematik literatüründe “Arf değişmezi”, “Arf halkaları” ve “Hasse-Arf Teoremi” gibi terimlerle anılan katkılarda bulunmuştur.

Arf, 11 Ekim 1910’da Selanik’te doğdu. Yükseköğrenimini 1932’de Fransa’da Ecole Normale Supérieure’de tamamladı. Kısa bir süre Galatasaray Lisesi’nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını 1938’de Almanya’da Göttingen Üniversitesi’nde tamamladı.

Türkiye’ye döndüğünde, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör ve ordinaryüs profesör olarak görev yaptı. 1964’te Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) ilk bilim kurulu başkanı oldu. Ayrıca, Kaliforniya Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak bulundu ve 1967’de Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başladı. 1980’de emekli olduktan sonra, TÜBİTAK’a bağlı Gebze Araştırma Merkezi’nde çalıştı ve 1983-1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yürüttü.

Arf, 1943’te İnönü Armağanı’nı ve 1974’te TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü kazandı. Onuruna, 1990’da cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum düzenlendi. 26 Aralık 1997’de İstanbul’da kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etti.

Matematiği bir yaşam biçimi olarak gören Arf, “Matematik esas olarak sabır olayıdır. Belleyerek değil, keşfederek anlamak gerekir” ve “Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır” sözleriyle bilinir. 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2009’da tedavüle giren 10 liralık banknotlarında Cahit Arf’ın portresi yer almaktadır.

10 tl cahit arf

Arf’ın Makine Zekasına Yaklaşımı

Cahit Arf konferansında, “düşünme” kavramını farklı etkilere farklı tepkiler verme süreci olarak tanımlamıştı. Bu tanım çerçevesinde basit bir çalar saatin bile, kurulduğu saatte çalması ve susturma düğmesine basıldığında susması ile bir tür “düşünme” eylemi gerçekleştirdiğini öne sürdü.

Arf, konferansında ilkokul seviyesindeki matematik problemlerinden örnekler vererek, basit “düşünen makineler” tasarladı. Örneğin, kümesteki tavuk ve tavşan sayısının bulunması gibi problemleri çözebilen makineler üzerinde durdu. Bu makinelerin, mantıksal ve analitik işlemleri yaparak belirli problemleri çözebildiğini gösterdi.

İnsan beyninin işleyişini analiz eden Arf, iki temel düşünme tarzını tanımladı:

  • “Benzerlikle düşünme” (analog makineler)
  • “Yok etme yolu ile muhakeme” (dijital makineler)

Ancak Arf, makinelerin yeteneklerinin sınırlı olduğunu da vurguladı. Ona göre, makineler önceden programlanmamış yeni durumlar karşısında uyum sağlama ve otonom kararlar alma becerilerine sahip değildi. İnsan ve makine arasındaki temel fark, insanın estetik yargılarda bulunabilme, etik değerlere sahip olabilme ve özgür iradeyle hareket edebilme yeteneğiydi.

Bununla birlikte, Arf’ın gelecekteki makinelerin estetik değerlendirmeler yapabileceği yönünde bir öngörüsü vardı. Bunun için atomik düzeydeki olayların insan beynine benzer şekilde kontrol edilebilmesi gerektiğini ifade etmişti.

Yapay Zekanın Tarihsel Bağlamı

1959 yılında yapay zeka henüz çok yeni bir alandı. Alan Turing’in “Turing Testi” ve makine öğrenimi üzerine erken dönem fikirleri temel oluşturmuştu. 1956’daki Dartmouth Çalıştayı, yapay zekanın bir bilim dalı olarak doğuşu olarak kabul edilir. Bu dönemde araştırmalar daha çok sembolik akıl yürütme, mantık tabanlı programlama ve erken dönem sinir ağı modellerinin geliştirilmesine odaklanmıştı.

Cahit Arf’ın konferansı, tam da bu erken dönem yapay zeka araştırmalarının bağlamında değerlendirildiğinde, onun dönemin bilimsel sorgulamalarının ön saflarında yer aldığını gösterir.

Yapay zeka kilometre taslari

Arf’ın Öngörüleri ve Günümüz Yapay Zekası

1959’dan günümüze yapay zeka alanında muazzam ilerlemeler kaydedilmiştir. Derin öğrenme ve sinir ağları sayesinde görüntü tanıma, doğal dil işleme gibi alanlarda çığır açan başarılar elde edilmiştir. GPT-3 ve GPT-4 gibi büyük dil modelleri, insan benzeri metinler üretebilme ve karmaşık dil görevlerini yerine getirebilme yetenekleriyle dikkat çekmektedir.

Arf’ın “analog” ve “dijital” makine kavramları, bir ölçüde modern yapay zekanın bağlantıcı ve sembolik yaklaşımlarının öncüsü olarak görülebilir. Ancak modern yapay zekanın ölçeği ve karmaşıklığı, Arf’ın tanımladığı basit makinelerin çok ötesindedir.

Bununla birlikte, Arf’ın makinelerin problem çözme ve bilgi işleme yeteneklerindeki sınırlamalara yaptığı vurgu, günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır. Gerçek uyum yeteneği ve otonom karar alma sorunu, yapay zeka alanında hala karmaşık bir alan olarak varlığını sürdürmektedir.

Arf modern yapay zeka karsiliklari

Cahit Arf’ın Düşünceleri ve Modern Yapay Zeka Tartışmaları

Cahit Arf’ın erken dönemdeki düşünceleri ve endişeleri, günümüzde yapay genel zeka (AGI) ve etik yapay zeka etrafındaki tartışmalarda yankı bulmaktadır. AGI’nın peşinde koşmak, Arf’ın makinelerin gerçekten düşünüp düşünemeyeceği ve yeni problemleri çözüp çözemeyeceği sorusunu yeniden gündeme getirmektedir.

Arf’ın insan etiği ve estetiğine yaptığı vurgu, yapay zekanın etik sonuçları konusundaki modern tartışmalarla da örtüşmektedir. Yapay zeka algoritmalarındaki önyargılar, gizlilik endişeleri, iş kaybı ve kötüye kullanım potansiyeli gibi konular, Arf’ın insan ve makine zekası arasındaki temel farklılıklara dair yaptığı ilk değerlendirmelerle bağlantılıdır.


Cahit Arf’ın 1959’daki konferansı, yapay zeka konusundaki erken dönem söylemine önemli bir katkı sağlamış ve onun vizyoner düşünce yapısını ortaya koymuştur. Arf’ın makine zekası hakkındaki temel soruları, hızla ilerleyen teknoloji çağımızda hala geçerliliğini korumaktadır.

Bir matematikçi olarak Arf’ın, 21. yüzyılı tanımlayan bir alana dair değerli erken içgörüler sunması, zeka ve bilinç hakkındaki temel soruların disiplinlerarası bir öneme sahip olduğunu hatırlatıyor. Türk bilim tarihinin bu parlak ismi, matematikteki katkılarının yanı sıra, teknolojinin geleceğini öngören vizyonuyla da hatırlanmayı hak ediyor.

Paylaş:
Show Comments (0) Hide Comments (0)
Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Yazılar: